|
TARIH : 12/14/2009 9:41:28 AM |
EKLEYEN : selim erol |
MAIL : |
*
mursallı olmanın gururunu ve onurunu taşıyan herkeze saygılar ve sevgiler |
TARIH : 12/13/2009 2:50:15 AM |
EKLEYEN : zülfikar bal |
MAIL : |
*
KÖYLERİMİZDE VE O TOPARAKALRDA YAŞAYAN
ATALARIMIZIN SON TEMSİLCİLERİ KÖYLÜ BÜYÜKLERİMİZ .
Mursal gen.tr.de yayınlan köyümüzün büyükleri köşesini çok etkileyici buldum. Ve gerçekten çok etkilendim. Çünkü her bir köylümüzün, köy büyüklerimizin yüzünde görünüşünde, kıyafetinde, duruşunda, bakışında, öylesine acı ve öylesine tatlı anıların izleri var ki, kelimelerle anlatılmaz, ifade edilmez. O hayatı yaşamak gerek. Onlar harap olmuş, baykuş konmuş toprak ve taştan evlerde yaşayan gerçek köylülerimiz ve büyüklerimiz. Onlar analarımız babalarımız dedelerimiz, ninelerimizdir. Onların dizlerini kıran, bellerini büken yaşam zevklerini yok eden, ne ilerleyen yaşları, ne yoksulluklarıdır. Neden ağrıyan sızlayan bedenleridir. Malların davarlarının yok olmasıdır. Tohumların ekilmeyişi ekinlerin arpaların derilmeyişidir. O resimler, o topraklarda yaşayan atalarımızın köylülerimizin son temsilcileridir. Onların her birisinin ölmesiyle, toprakta ölüyor suda ölüyor, köylü ve köylülükte ölüyor. Kilerlerin bereketi de ölüyor. Onları bu hale getiren sistem utansın. O topraklarda yaşayan atalarımızın son temsilcileri Köy büyüklerimizin ellerinden öpüyorum.
Büyüklerimiz köşesini düşüneni resimleri çekeni, emek vereni, sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Elinize yüreğinize sağlık.
|
TARIH : 12/12/2009 1:40:59 AM |
EKLEYEN : ZÜLFİKAR BAL |
MAIL : |
*
KÖYÜME VE KÖYLÜME KARŞI OLAN ÖZLEMİM GİTMİYOR AZALMIYOR
Gurbet elde yaşayan gurbetçi köylülerimle, Köyümde yaşayan köylülerimle konuşuyorum. Köyüme köylüme karşı olan özlemim gitmiyor azalmıyor.
Köyüme gidiyorum, havasını kokluyorum, soğuk suyunu içiyorum, yaylarını, dağlarını geziyorum, arıs kalmış tarlaları, harap olmuş toprak evleri, yaşlanıp bitap düşmüş, köylü büyüklerimi görüyorum. Köyüme ve köylüme karşı olan özlemim gitmiyor azalmıyor.
Köyümde yetişen, köyümle simgeleşen dillere destan, kuzu oğlak, yemlik, evelik, madımalak, kenger, göbelek, kuşburnu, rengârenk kır çiçeklerini topluyorum. Köyüme ve köylüme karşı olan özlemim gitmiyor azalmıyor.
ÖZLEMİM NASIL GİTSİN NASIL AZALSIN Kİ,
Emekli olup, köye dönenler, atalarından, babalarından kalma yerlere betonarme, evler yapıp maaşlarıyla yaşayanlar, öylesine soğuklar, öylesine fakirler, ( para zenginliğin göstergesi değildir.) öylesine birbirlerine yabancılar ve öylesine paylaşmaktan uzaklar ki,
Harap olmuş, baykuş konmuş toprak evlerde yaşayanlar, ekip biçtikleriyle geçinenler, atalarımız babalarımız, alın terini toprağa düşürenler yani gerçek köylülerimiz, ne kadar sıcaktılar, ne kadar içten ve candandılar, gönülleri gözleri ne kadar toktu, kilerleri doluydu, sofraları bereketliydi, paylaşmayı severlerdi. Yüzleri güleçti.
Köyünde, ekip biçen, mal davar besleyen, alın teriyle geçinen, alın terini toprağa düşüren, çalışkan köylülerimizi özlüyorum.
Köylülerimizin, sıcaklıklarını, içtenliklerini, doğallıklarını, gönüllerinin ve gözlerinin tokuşluğunu, kilerlerinin doluluğunu, sofralarının bereketini, yüzlerinin güleçliğini, paylaşımlarını özlüyorum.
Köylüsüne destek olmayan, köylüsünü korumayan, köylüsüne hizmet vermeyen, köylüsünü fakirleştiren, köylüsünü ata yurdu, baba ocağından uzaklaştıran, köylüsünü toprağından uzaklaştıran, köylüsünü, köyüne yabancılaştıran sistem utansın.
Köyüme, köylülerime selam olsun. Köyüne özlem duyan yüreklere selam olsun. Köy büyüklerimin nasırlı ellerinden öpüyorum.
Önemli not: Mursal gen tr. Sitesi köy büyüklerimizin yani gerçek köylülerimizin resimlerini yayınlanıyor. O resimleri lütfen görün. Her bir resim kadar çok şey ifade ediyor ki. Onların görünüşünde onların yüzünde köyü ve köylüğü Acı ve tatlı anılarıyla yaşacaksınız. Onlar nesillerinin son örnekleri.
|
TARIH : 12/10/2009 9:31:02 AM |
EKLEYEN : zülfikar bal |
MAIL : |
*
MURSAL DERNEĞİ İLE İLGİLİ ÇOK ÖNEMLİ SORULAR
Son zamanlarda köyüm mursalla ilgili olarak, çeşitli konularda duygu ve düşüncelerimi ifade eden yazılar yazıyor ve internet aracılığı ile ilgili sitelere, gruplara kişilere yolluyorum.
Bu yazım da mursalla derneği ilgili olarak çok önemli bulduğum bazı sorular soracağım.
Köyümüz Mursal Derneği, örgütlü gücünü neden oluşturamıyor?
Dernek üye sayısını neden artıramıyor?
Dernek üyelik aidatlarını düzenli olarak toplamakta neden zorluk çekiyor?
Derneğin ilke ve amaçları doğrultusunda, gerekli olan hizmetleri verebilmesi, iş ve etkinlikleri yapabilmesi için işlemleri için yeterli olan maddi ve manevi desteği neden bulamıyor?
Bu soruların kaynağı nedir?
Dernekler kanunumudur? Dernek tüzüğümüdür?
Dernek organlarına seçilenlerin, dernek üyelerinin kanundan ve tüzükten kaynaklanan görev yetki ve sorumluluklarını, getirmemelerimidir?
Dernek yönetiminin, alınan kararlarda yapılan iş ve işlemlerde, gelir giderlerde, tutulan defterlerde, demirbaşlarda, üyelere karşı yeteri kadar şeffaf ve demokratik olmayışımıdır?
Çeşitli vesilelerle, dernek ve sorun ve çözümleriyle ilgili olarak, yapılan, ya da yapılmayan toplantılarda dernek üyelerin önerilerinin görüşlerinin düşüncelerinin alınmayışımıdır?
Derneğin işlevini, önemli ölçüde üstlenen, sayıları gittikçe artan ve bir birleriyle rekabet eder hale gelen mursalla ilgili yayın yapan web sitelerinin derneğe yararımı, zararımı daha çoktur?
Son sorum doğrudan dernek yönetimine, hizmet verme ve yararlanma anlamında, derneğe üye olanlarla olmayanlar, derneğe düzenli aidat ödeyenlerle ödemeyen arasında ne fark vardır?
Sorularım başta mursal köyü dernek yönetimi, denetimi ve üyeleri olmak üzere, herkese sorulmuştur?
|
TARIH : 12/9/2009 10:55:10 AM |
EKLEYEN : zülfikar bal |
MAIL : |
*
EMEĞİN TERİ TOPRAĞA DÜŞMEYİNCE
KÖYE KÖY, KÖYLÜYE KÖYLÜ DENİRMİ?
Zaman, zaman köyüm, mursalın sitelerini geziyorum, Köyümle ilgili haberleri okuyorum. Köyümün ve köylülerimin resimlerine bakıyorum, köyüme özgü türküleri dinliyorum. Slâytları izliyorum. Bazen kendimi öyle kaptırdığım oluyor ki, okuduğum her haber, baktığım her resim, dinlediğim her türkü, izlediğim her slâyt karesi, duygularımı kamçılıyor. Bu duygular öylesine etkili, öylesine köklü ve öylesine güçlü ki, akan gözyaşlarıma hâkim olamıyorum. Çok iyi biliyorum ki, köyümde yaşasam, içimdeki boşluk asla dolmayacak. Gözyaşını döktüren özlem asla yok olmayacak.
Toprak sürülüp ekilmeyince, ürün hasat edilmeyince, mal, davar beslenmeyince, çayır yonca biçilmeyince, emeğin teri toprağa düşmeyince, o köye köy, o köylüye, köylü denir mi?
Köyde yaşayan gerçek köylülerin kimi yaşlanıp ölüyor. Kimi kahrından ölüyor. Kimide, sefaletin, yoksulluğun, yalnızlığın dayanılmaz acısını yüreğinde yaşıyor. Bu ifadenin en büyük kanıtı ve örneği, köyümüzde en son ölen gerçek köylü balogilin Hasan Bal’dır. Namı diyar lakabıyla gece yatmazdır. Toprağı bolsun. Ruhu şad olsun.
Ne zaman gerçek bir köylü ölse, köyde ölüyor. Köylülükte ölüyor.
Köyü de, köylülüğü de öldüren sistem utansın.
|
TARIH : 12/8/2009 8:53:23 AM |
EKLEYEN : HÜSEYİN BAL |
MAIL : |
*
Değerli büyüğüm zülfükar ağbi öncelikle sana sayğı ve sevgilerimi sunuyorum ellerinden öpüyorum.Gerçekten senin duyğularını iyi anlıyorum gerçekten yorumun çok güzel olmuş okurken duyğulanmadığımı gizleyemem .bundan sonraki yazılarının devamını paylaşmak üzere sağlık ve esenlikler diliyorum. |
TARIH : 12/7/2009 5:16:19 PM |
EKLEYEN : Aşur Eylen |
MAIL : |
*
AMERİKAN SAVAŞÇILARI
2002’nin 3 Kasım seçimlerinin sıradan bir seçim olmadığı her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.
Fotoğraf netleşiyor, renkler yerli yerine oturuyor.
Irak’ta Saddam’ın görevi sona eriyor. Amerika’ya yaptığı hizmetlerinin bedelini canıyla ödüyor.
Bir buçuk milyon suçsuz masum Iraklı katlediliyor.
Büyük Ortadoğu Projesi, Ortadoğu da şekillenirken ülkemizde hükümet değişiyor.
2002, 3 Kasım seçimlerinde AKP tek başına iktidara getiriliyor. Bir ara seçimle de Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığa oturtulup, BOP’un eşbakanlığı görevine getiriliyor.
Şeker gibi ABD Projesi, Bush-Erdoğan görüşmesiyle tıkır tıkır işlemeye başlıyor.
Bu projenin başladığı zamanın üstünden tam yedi yıl geçiyor. AKP bu dönemlerde yapılan seçimleri tek başına kazanıyor. İktidarını sekizinci yılına devriştiriyor.
Irak’ın BOP Projesiyle geldiği durum ortada.
Kürtler, Araplar, Türkmenler, Şiiler, Sünniler, Keldaniler derken etnik ve mezhepsel anlamda param parça.
Bu parçalanma yetmezmiş gibi kuzeyde Amerika’nın bekçiliğini yapması için kurulan bir Kürt devleti ortaya çıkıyor.
Arap toplumunda laik sayılan Irak devletinden geriye kalan parçalanmış ve birbirine düşürülmüş insanlar topluluğu oluşuyor.
Bunun adı Batı ve Amerika için demokrasi, Iraklı içinse geleceğin kanlı ve karanlık hesaplaşma günleri oluyor.
Kısacası bu katliam ABD ve AB’nin Irak açılımı, bedeli de orta yerde.
Bütün feodalite ve ilkellik iş başında.
Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP)un mücadelesi Afganistan ve Pakistan toprakları üzerinde sürüyor.
GOP açılımındaki sıkıntı NATO’nun ilkel gücüyle aşılmaya çalışılıyor.
BOP bizdeki açılımını altı ay önce Haziran ayında başlatıyor.
Müslüman Cumhurbaşkanımız Bay Abdullah Gül iyi şeyler olacak, güzel şeyler olacak diye düğmeye basıyor.
Açılımımız iki ana unsur üzerine oturuyor. Kürtçülük ve dincilik.
Toprak reformuna karşı gelmiş kürt feodalitesi ağalık. şeyhlik, şıhlık, töre, gelenek ve her türden ilkellik.
İslam dinini yurt dışında sermaye, ülke içinde araç olarak kullanan Türkiye Cumhuriyetini yıkmaya ant içmiş tarikatlar ve cemaatler.
Amerika’nın ve Avrupa’nın beslediği PKK ve her türden dinci örgüt, Hizbullah, milli görüş, İsmail ağa, Fethullah Gülen gibi tarikat ve cemaatler.
İşte, Kürt açılımı ve PKK,
İşte, AKP ve Fethullah Gülen’i yıkmak iddiasıyla açılmış Ergenekon davası.
Kıyamet bunların üzerinde koparılmıyor mu?
AKP iktidarı yedi yıldır yaptıklarını bu yorganların altında gizlemiyor mu?
İşsizlik, yoksulluk, açlık, yolsuzluk ve her türden dokunulmazlık bu yorganın altında saklanmıyor mu?
İşçiler, memurlar, eczacılar, öğrenciler hak aramak için uyarı grevleri yaparken AKP yetkilileri yorganlarını bu eylemlerin üzerine örtmüyor mu?
Yorganın bir ucunda PKK, diğer ucunda tarikat ve cemaatler ülkeyi ellerinde istedikleri gibi oynatıyorlar.
Ülke açılımların ve kapatılmaların gölgesinde ayrıştırılıyor.
Kürtler, Türkler ve diğer etnik guruplar.
Aleviler, Sünniler.
Gayri Müslimler, Rumlar, Ermeniler gibi,
Başbakanın Sivas’ın ötesi dediği yerlerde bir şeyler oluyor.
İzmir’de, İstanbul’da, ülke insanları tahrik ediliyor.
Ülke yangın yerine dönüştürülüyor.
Ayrışmalar öylesine baş döndürücü bir hızla gelişiyor ki Çalıştayların içinden de garip sesler geliyor.
Aleviler Dersim merkezli birbirine düşürülmeye çalışılıyor.
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Ufuk Uras ve 10 Aralık merkezli parti çalışması yaparken Alevi televizyonu olarak bilinen YOL TV’den profesörün biri garip laflar ediyor.
Bu Profesöre göre AKP Alevilerden bir adım önde yürüyor.
Bu hızlı profesör hızını alamayıp AKP’nin yaptığı açılımları, çalıştayları alkışladıkça alkışlıyor. Kürt, Ermeni, Rum koşusuyla Cumhuriyetle hesaplaşmanın vaktinin geldiğini anlatıyor.
AKP Alevilerden bir adım önde diye de böbürleniyor.
Aşiretler, ağalar, derebeyler ve her türden feodal bağnazlar tarikat ve cemaatlerle Amerikan atına binmiş dörtnala gidiyor.
Taşlar eteklerden ve paçalardan dökülürken Başbakan Bay Recep Tayyip Erdoğan Amerika’ya uçuyor.
Amerika’nın BOP Projesi eksiksiz ve hatasız sürüyor.
Herkes üstüne düşen görevi yerine getirirken ülke yangın yerine dönüyor.
Sivas’ın ötesi yanıyor.
Sivas’ın bu yanı düşünüyor.
Ülke karıştıkça birileri zevkten dört köşe oluyor.
Irak’ta böl, parçala, yönet anlayışı yangınlar içinde ülkemizde servis ediliyor.
Kürtçülük ve dincilik tarihi görevini yerine getiriyor. PKK, tarikat ve cemaatler Amerika adına savaşıyor.
ABD ve AB bunları boşuna mı besliyor.
Tosuncukların dillerinde İslam, ellerinde mavzer, esrar, eroin Amerika, Avrupa kent ve sokaklarında rahat, rahat dolaşıyorlar.
Ülkemde askerler şehit ediliyor.
Silivri’de gazeteciler, bilim adamları, aydınlar yargılanırken Ali Kemal medyası yargısız infaz yapıyor.
Yargı savunma durumuna geçtiğini söylüyor.
Kulakları uzun telli kulaklar dinlemedik insan bırakmıyor.
Hey gidi Anadolu’m, güzel ülkem, cennet yurdum sana çokk çok yazık oluyor.
AŞUR EYLEN
|
TARIH : 12/6/2009 10:41:56 PM |
EKLEYEN : ZÜLFİKAR BAL |
MAIL : |
*
ÖLÜM ÜSTÜNE
Anamız, babamız, çocuğumuzu, akrabamız, köylümüz, arkadaşımız, tanıdığımız, dostumuz, can yoldaşımız ölüyor. Bir daha dönmemek üzere aramızdan ayrılıp gidiyor.
Son insani görevimizi yapıyoruz. Cenazeye katılıyoruz. Başsağlığı diliyoruz. Çok değerliydi diyoruz. Güzel duygularımızı dile getiriyoruz. Güzel sözler söylüyor güzel yazılar yazıyoruz.
Değerli olduğunu dile getirmek için, güzel sözler söylemek için, güzel yazılar yazmak için o kişinin ölmesimi gerekiyor? Aramızdan dönmemek üzere ayrılması mı gerekiyor?
Neden, neden, neden o kişi ölmeden önce hak ettiği değeri vermiyoruz. O güzel duygularımızı dile getirmiyoruz, güzel sözler söylemiyoruz güzel yazılar yazmıyoruz.
Oysa her birimiz, değerli olduğumuzu duymaya, hakkımızda yazılan güzel sözleri okumaya, güzel konuşmaları dinlemeye öylesine ihtiyacımız var ki. Cepten değil kalpten vermeye ve almaya öylesine ihtiyacımız var ki.
Ömür öyle kısa, zaman öylesine hızlı geçiyor ki ve hayat öylesine acı tatlı bilinmiyen sürprizlerle dolu ki. Keşke deseydim, keşke yapsaydım, keşke geç kalmasaydım dememek için neyi bekliyoruz ki. Sevdiklerimizin, değer verdiklerimizin ölmesini mi? Kim ne zaman ölecek ki. Bilen var mı? Bilen yoksa keşke dememek için beklemeyin bekletmeyin.
|
TARIH : 12/5/2009 11:50:37 PM |
EKLEYEN : ZÜLFİKAR BAL |
MAIL : |
*
KÖYLÜYÜ KÖYÜNDEN GÖZYAŞLARIYLA KOPARANLAR UTANSIN
Köyümüzdeki, mahrumiyetten sefaletten, cehaletten kurtulak dedik, ata yurdu baba ocağı köylerimizi, evlerimizi kaderine terk edip, şehre geldik. (gurbete) Ne şehre alışabildik ne köyümüzü unutabildik. Şehirde köylü, köyde şehirli gibi yaşamaya çalıştık beceremedik. Hem köyümüze, hem şehre hem de kendimize yabancılaştık. Günler, haftalar, aylar, yıllar, bir ömür geçti. Köyümüzü özledik, kaderine terk ettiğimiz köyümüzü, evimizi özledik. Köyümüze dönek dedik. Köyümüz ozanı âşık Kızıl tuğ aldı sazı eline vurdu teline, köylü havasıyla yanık sesiyle, köyünü, köylüsünü özleyenlere dedi ki.
Asrı Gurbet Harap Etmiş Köyümü
Bülbül Gitmiş Baykuş Konmuş Gel Hele
Ben Ağayım Ben Paşayım Diyenler
Kapıları Kitlemişler Gel Hele
Bir Ev Burda Bir Ev Karşıda Kalmış
Sorun Hele Bizim Komşular Nolmuş
Kırk Senelik Ağaç Kurumuş Kalmış
Bizim Köye Benzemiyor Gel Hele
Saz Elimde Şu Elleri Gezerdim
Dertli İdim Bazı Destan Yazardım
Sen Aliysen Niye Saçın Ağarttın
Bizim Aliye Benzemiyi Gel Hele
Söyleyene değil söyletene bak derler. Ozanların bizden farkı işte budur. Söyleten duygu o kadar güçlü ki, sadece mursalın değil köyünü terk edenlerin türküsü.
Selam olsun köyünü derinden özleyen köylü yüreklere. Köyünü terk etmek zorunda kalan köylü değil. Köylüyü köyünden gözyaşlarıyla koparanlar utansın.
|
[<< Geri]
11-20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
[İleri >>]
| |