*
HİÇ BİR ŞEY UNUTULMAYACAK
31 Mart 1909 Osmanlı’da Cumhuriyet öncesi yakın tarihin kanlı gerici yobaz ayaklanması. Ayaklanmanın başında Derviş Vahdeti. İstanbul’u kan gölüne çevirdi.
Cumhuriyetin ilanından sonra Cumhuriyet düşmanlığı ile İngiliz uşaklığına soyunarak 13 Şubat 1925’te başlattıkları Şeyh Sait ayaklanması. Ayaklanmanın başında İngiliz üniformalı kendini mehdi sanan bir yobaz Şeyh Sait. Ayaklanmayı kışkırtan Ermeni’lere bir yarar sağlamasa da İngilizlere Musul’u Misak-i Milli hudutlarının dışında bırakmayı başarttı. İngilizler bu yobazın sayesinde emperyalist düşlerine ulaştı.
23 Aralık 1930 yer Menemen. Yine sahnede kendini mehdi sanan yobaz güruh Derviş Mehmet, Sütçü Mehmet, Şamdan Mehmet. Dinleri farklı, dilleri farklı, elleri kör bıçaklarla kanlı. Karşılarında Cumhuriyetin yedek subay öğretmeni Mustafa Fehmi Kubilay. Yobaz dinden, imandan çıkmış, yeşil bayrağı kaparak Menemen sokaklarında Cumhuriyet ve Devrimlerine meydan okuyor.
“Mehdi çıktı!... Müslüman olan Sancak-ı Şerif’in etrafında toplansın! Kafirlere ölüm!
Menemen’in dört bir yanı 70bin kişilik halife ordusuyla kuşatıldı! Dışarıya çıkılmayacağı gibi, dışarıdan içeriye de girilmeyecektir!
Ey Müslüman kardeşler, şapka giymek günahtır! Bu gavur icadını atın başlarınızdan, çiğneyin ayaklarınız altında! Artık Türkiye’de zındıkların borusu ötmeyecek din devleti kurulacak!”
Sonuç, yedek subay öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın başı bir bağ bıçağıyla kesilip, yeşil bayrağın sırığının tepesine bağlanarak Menemen sokaklarında dolaştırıldı.
Yer Maraş, tarihin ve günün önemi yok artık. Cumhuriyet Türkiyesinde koca kentin orta yerinde evler ve iş yerleri bir gün önce tek-tek işaretleniyor. Bir gün sonrası o kanlı saldırılar başlıyor. Kadın, kız, çoluk çocuk, yaşlı demeden yobaz önce hamile kadınların karnındaki bebeği daha sonra da anneyi öldürüyor. O gün katledilen insanların toplam sayısı 114 duyulan acılarınsa haddi hesabı yok. Yobaz güruh farklı kimlikle de olsa yinede yobaz. Dünyanın gözü önünde Cumhuriyetin sadık yurttaşları bir kez daha katlediliyor. Maraş, Maraş olalı ne böyle bir zulüm görüyor. Ne de acılar çekiyor.
Çorum yine yobazın sahneye çıktığı yer. “Din elden gidiyor, camiler bombalanıyor, dinsizler dinimize saldırıyor. Ey ümmeti Müslüman sarılın silahlara” sözleri kulaktan kulağa fısıldanırken Çorum Alevi-Sünni çatışmasıyla karşı karşıya kalıyor. Yüzlerce ev yakılıp yıkılıyor. Sokaklar savaş meydanına dönüyor. Cumhuriyetin güzel insanları yobazın salyalarıyla zarar görüyor. Ölümler anaların yüreğine bir ok gibi saplanıyor.
Sivas, cumhuriyetin kurulduğu yer. Cumhuriyetin kuruluşunu hazmedemeyen yobaz yine iş başında. İlk Sivas olaylarında Alibaba mahallesine saldırılıyor. Şehirde yaratılan kabusla Sivas kana bulanmak isteniyor. Yobaz az da olsa başarıya ulaşıp Cumhuriyeti tehdit etmeye devam ediyor. Yıl 2 Temmuz 1993’ü gösterdiğinde yobaz bu kez Buruciye Camisinden çıkarak Madımak Oteline güruhlar halinde yürüyor. Yine dünyanın gözü önünde 35 aydın diri-diri yakılıyor. Madımak yürüklere kor bir alev gibi düşüyor.
Bütün bu olaylar Cumhuriyet tarihimizde yobazın katliamlar tarihidir. Yobazın övündüğü bu olaylar ne yazık ki, Cumhuriyet tarihimizin de bir yüz karasıdır.
Mustafa Fehmi Kubilay’ın katlinin 77. yıldönümünde yakın tarihimizin yüz karası olaylarını unutmamak için bir kez daha dostlarımızla paylaştık.
Toplum olarak bu yobaz güruhların yarattığı olayları unutacak mıyız?
Asla! Asla unutmayacağız, unutturmayacağız.
Unutmak Cumhuriyeti inkar etmektir.
Unutmak kendini inkar etmektir.
Unutmak, Mustafa Kemal Atatürk’ü yok saymaktır.
Mustafa Kemal Atatürk 23 Aralık 1930’da Menemen’de yedek subay öğretmen Kubilay’ın gerici yobazlarca şehit edilmesi üzerine şöyle söylüyor.
“Hadise din değil, dildir.” Diyor.
Evet, bu vahşi cinayetlerin sebebi din değil, dil di. Derviş Mehmet medreselerde Arapça okunan bir israliyat kitabından yalan yanlış okuduklarını kendisi gibi yobazlarla paylaşarak bu cehaletini Allah’ın peygambere son emri gibi yorumlamış halkı ayaklandırmıştır. 31 Mart 1909’daki kanlı ayaklanmada da Derviş Vahdeti, Derviş Mehmet’in yaptığının aynısını yaparak İstanbul’u günlerce dehşet içinde bırakmıştı.
Unutmamamız gereken bir şey daha var.
Bugün ülkede bir değil, kaç bin Derviş Vahdeti ve Derviş Mehmet var. Bunların dedelerinin izinden gizli ve sinsice yürüdüklerini de unutmamalıyız.
Katledilmesinin üzerinden 77 yıl geçen Kubilay Menemen’de Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sizler yani Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz” inancı ile Cumhuriyet sevdalılarınca yalnız bırakılmadı. Anma törenlerinden sonra Menemen Meydanı Kubilay’dan Özbilgin’e mitingi ile gelincik tarlasına dönüştürüldü.
Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk bir aşktı.
Bu aşkın sözcüsü BİZ KAÇ KİŞİYİZ halk örgütlülüğünün öcüsü gazeteci Tuncay Özkan’dı.
Mustafa Fehmi Kubilay, Tuncay Özkan’dı, Tuncay Özkan Mustafa Fehmi Kubilay’dı. Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk sevdalıları bu aşkın pınarında sel olup aktı.
Kubilay’dan Özbilgin’e mitingi bunun en güzel fotoğrafıydı.
Kubilay inandı, dövüştü ve öldü.
Binlerce cumhuriyet şehidi gibi unutulmayacak, unutturulmayacak.
Ne mutlu Mustafa Kemal Atatürk’le buluşup yeri göğü gelincik tarlasına çevirenlere.
Ne mutlu Cumhuriyet sevdalılarına.
Aşk olsun hepinize aşk olsun.
Birliğinizi, beraberliğinizi birleşik cephede buluşturmak şart olsun
Aşur EYLEN
|