|
TARIH : 11/25/2008 4:24:42 AM |
EKLEYEN : levent ayten bülent in oğlu |
MAIL : |
*
ben böyle güzel bir köy görmedim kardeşim işte benim köyüm |
TARIH : 11/18/2008 8:33:57 AM |
EKLEYEN : Aşur Eylen |
MAIL : |
*
İNSAN YANIM SOL YANIM
Türkü gözlüm,
Şiir sözlüm,
Emek yüzlüm,
Sol yanım acemi yanım,
Sol yanım sancılı yanım.
Yüreğindeki sevdaları nerelerde saklarsın?
Kendini kimler için gizlersin?
Daha neyi-neyi beklersin?
Sorsam şimdi en sosyalist yanına
Devrim koşulları oluşmadan devrim yapılmaz dersin.
En bilimsel kitabın bilmem kaçıncı sayfasından ustalar şöyle-şöyle söylüyor diye bilimsel sözcükleri ard arda dizersin.
Nazım’ın bir dörtlüğünde, Ahmet Arif’in hasret sunduğu prangaları ararsın.
Türkülerin en güzelini umutlarına katar, sevda şiirlerinin en güzelini okursun.
Aydınlarının bin bir türlü kitaplarının kalınlığıyla yüreğimi okşarsın.
Sol yanım acemi yanım,
Sol yanım sancılı yanım,
Sol yanım ezberci yanım.
Bunca okumuşluğunu hangi gün için saklarsın?
Sorsam şimdi sosyal demokrat yanına
Bin bir derenin ayrılık suyunu bir dereye bağlayamazsın.
Ecevit çıkmazında, Baykal’ı ararken Zeki Sezer’in Sarıoğlan yanını sorgularsın. Karayalçın’ı umut diye taşırsın başkentine, İstanbul’da ayrılığın şarkısını söylersin. İzmir’i kesede keklik sanarsın.
Acemi yanım,
Sancılı yanım,
Adamcı yanım.
Bilmezmisin ki bu çıkmazında AKP’nin değirmenine sular taşırsın.
Dünyada sol işçilerin ve emekçilerin umudu. Sığındıkları kaleleri. İşlerinin, ekmeklerinin güvencesi. Örgütlerinin güneşe açılan kapısı.
Bizi yazmaya elim varmıyor. Yüreğim sızlıyor, içim acıyor.
İşçi sınıfını dinci saflarda, halkı sağcı saflarda gördükçe bu nasıl sol sorusunu, solun sorumsuz yanlarına sormadan da edemiyorum.
Sosyalistler! Komünistler! Sosyal Demokratlar! Ortanın Solu, berinin solu. Bu nasıl bir sol? Bu ne sorumsuz sol? Bu ne beceriksiz bir sol? Umudunuz işçi sınıfı nerede? Avukatlığını yaptığınız halk nerede?
Siz neredesiniz?
Ülkemiz kimlerin elinde?
Kimdir yüreğinize bu kadar derin ayrılık ateşini sunan?
Kimdir sizleri bir araya getirtmeyen?
Kimdir ellerinizi ellerinizden, yüreğinizi yüreğinizden koparan? Kim!
Bu bölünüp parçalanmak kimin işi?
Hangi zalimin hançeri yüreğinizde saplı?
Türkü gözlüm,
Şiir sözlüm,
Emek yüzlüm,
İnsan yanım,
Sol yanım.
Buluşmanın zamanı değil mi?
Şu yobaza dur demenin zamanı değil mi?
Bu güzel ülke hepimizin değil mi?
O halde
Ne dersiniz? Ne dersiniz?
Bir avuç ışık sunmanın zamanı gelmedi mi?
Geç kalmıyor muyuz?
Yarın çok geç olmaz mı?
Aşur EYLEN
|
TARIH : 11/17/2008 5:00:37 PM |
EKLEYEN : Aşur Eylen |
MAIL : |
*
9 KASIM’DA ANKARA’NIN DİLİ
Dört kitabın manasın
Okudum hasıl ettim
Işığa gelince gördüm
Bir uzun hece imiş
Yunus EMRE
Alevilik aşkın, ışığın, aşığın kendi kadim dünyasından günümüze taşınan bir ışıktır. Bu ışıkta yol cümleden uludur.
Mahkemede sual sordu kadılar
Kitapların orta yere koydular
Sen bu sırrı kimden aldın dediler
Üstadımdan aldım, pirden gelirim
(Hallacı Mansur ve inancı uğruna derisi yüzülen)
Nesimi
Aleviliğin kayıp bin yıllık tarihini araştıran araştırmacı yazar Erdoğan Çınar (325–1325) yılları arasındaki direnişi yazarken tarihin kadim ışığıyla günümüzü aydınlatıyor. Yok, sayılan tarihin her sayfasında ateşten gömlek giydirilen Alevileri günümüze şöyle aktarıyor.
“Yolcu ateşte yanmak ile yol yanmaz.”
Divriği kalesinden, Arguvan dağlarından koparılıp, prangalar altında yollara sürüldüler. Balkan dağlarında, Bosna’da, Dalmaçya’da, Kuzey İtalya’da uzun ve sancılı gurbetler yaşadılar. Güney Fransa’da Montsegur efsanesini yazdılar. Katolik haçlı ordularına ve engizisyon cellatlarına karşı ödünsüz direnişin sembolü olarak insanlığa mal oldular.
Aleviler acıyı yaşarken tarihi değiştirdiler.
Tarihin en alçak soykırımına karşı koydular. Bizans ordularını sayısız kere mağlup ettiler. Anadolu’yu bir uçtan bir uca geçerek İstanbul kapılarına dayandılar. Tüm zamanların en soylu direnişini gerçekleştirip Aleviliğin hafızasına kazındılar halkın dilinde destan oldular.
Divriği’de devlet kurdular. Bir deprem sonucu başkentleri yıkıldı. Yıkıntılar arasındaki çaresiz halk, hunharca kılıçtan geçirildi. Yenildiler, dağıldılar, sürgünler ve yangınlar ortasında örülmüş yüzyıllar geçirdiler.
Toparlandılar, yeniden güç haline geldiler. Haçlı ordularını ardı ardına perişan ederek Anadolu’yu Katolik istilasından kurtardılar. Osmanlı’ya Batı Anadolu’yu ve Balkanları altın bir tepsi içinde sundular. Onlara dünya imparatorluğuna giden yolda rehberlik ettiler.
Bunların hepsi geride kaldı. Anadolu’nun kadim halkı Aleviler şimdi kendi yurtlarının yabancıları oldular. İnançları işgal edildi, geçmişleri yağmalandı. Onlar varlıklarını sürdürebilmek için asıl kimliklerini saklamak zorunda kaldılar. İnkar üzerlerine yapışıp kaldı.
Dün söylenmediği için bugün unutulan, şimdi yazılmazsa yarın kaybolacak olan, tarumar edilmiş bir Alevi tarihi var.
Geçmişte Aleviler şehir meydanlarında diri, diri yakılırlardı.
Bugün devasa boyutlara ulaşan ateş, Aleviliğin kendisini eritiyor.
Muradımız bir damla su olup, bu ateşin üzerine düşmektir.” Diyen yazar Erdoğan Çınar dostumuz günümüzde bize rehberlik ediyor.
9 Kasım 2008 günü başlatılan yürüyüş Ankara meydanında tarihin bu karanlığını aydınlatırken, ışığının diğer yanıyla da yaşadıkları Anadolu toprakları üzerindeki haklarını haykıracaklar.
Egemenler bugün dayandıkları güçlerini tarihin inkarcı, asimilasyoncu, katliamcı, zalim Neronlarının kara dumanlarından almaktadırlar.
Alevilerin bugünkü dirençleri de yalancı Neronların sahte yüzlerinin açığa çıkması içindir.
Aleviler bugün birlikte yaşadıkları insanlara inançlarından kaynaklan sevgi dininin sevi yanını sunuyorlar.
Dayatmalara ve zorbalığa karşı çıkıyorlar. Bu karşı duruşları varlıklarının alevidir. Kor ateşidir, güneşidir.
9 Kasım’da meydanlarda da bu hasretlerini haykıracaklardır.
Haksızlığın adı zorunlu din dersleridir.
Din dersinin başına zorunlu sıfatını koyan zihniyetin, Alevi çocuklarına kendi inançlarının dışındaki anlayışları dayatmasıdır. Laik bir ülkede dersin adı zorunlu din dersi olmamalıdır. Olmalıdır diyenler baskının, zulmün, dayatmacı adreslerinden başkası değildir. Bu anlayış hem cumhuriyete karşı duruş hemde laikliğin inkarıdır. Düpe düz dinci bir asimilasyondur. Aleviler bunun farkındadır. Bu zulme karşı da direnmektedirler. Kazanana kadar da direneceklerdir.
Haksızlığın adı inanç kültür merkezleri olan Cem evlerinin yasal statüsünün tanınmamasıdır.
Anadolu Alevileri geçmiş tarihlerinden bugüne değin kendilerini daima Arap Şiiliğinden ayrı tutmuşlardır.
Farklılıkları inanç merkezleri Cem evleridir. Cem evleri inanç merkezleri ve kültürlerinin yaşatıldığı yerlerdir.
Bağlama çaldıkları, deyişler okudukları, kendi inançlarına göre dualar okudukları, semah döndükleri, haksızlıkların hakka dönüştüğü, musahipliğin yol kardeşliğine dönüştüğü yerlerdir. Artık bu inançlarını gizlilik içinde değil, toplumun gözü önünde özgürce yaşamak istemeleridir.
Bu nedenle dayatmalar, zorbalıklar son bulmalı Cem evleri yasal anlamda statüye kavuşturulmalıdır.
Haksızlığın adı Alevilerin en son yakıldıkları madımak katliamıdır. Aleviler bu katliamda bir kez daha ateşte semaha durmuşlardır.
Madımak yüreklerdeki en son yaradır. Günümüzde bu yer et yenilen bir restoran olarak kullanılmaktadır.
İnsanlığın utanç yüzü, insanın açlığını giderdiği yer olmamalıdır. Bu şehir bu utançla yaşamamalıdır. Bu şehirdeki adı Madımak olan yer bütün insanlık için bir utanç müzesine dönüştürülmelidir.
Laik bir devlette Diyanet İşleri devletin koruması altında olmamalıdır. Devletin koruma altına aldığı din o devletin laikliğine gölge düşürmektedir. Diyanet İşlerinin statüsü tekrar gözden geçirilmelidir. Ankara’dan Alevilerin isteği budur.
Bugün Alevilik acımasız bir kuşatma altındadır. İstiyorlar ki, tarihin en eski ve en soluklu kutsal töreni Ayin-i Cem kurulmasın, zakirler bağlama çalmasınlar, pervaneler semah dönmesinler. Yaratılışın en kadim hali ışık artık uyarılmasın ve sır edilmesin. Gülbenkler sussun. Gül yüzlü Alevi dedeleri artık insanın yaradılış hikayesini anlatmasınlar ve Hak’tan gelen nida artık duyulmasın.
Binlerce yılın ağır ıstırapları neden yaşandı? Bu kadar örselenmeye neden katlanıldı? En ağır iftiralar karşısında neden hep susuldu? Bu sonu gelmez kaçmalar, saklanmalar neden oldu?
Ateşlerden yükselen insan eti kokuları, rüzgarda savrulan mürşitlerin külleri boşuna mıydı?
Binlerce yıllık tarihle yüzleşmek artık hakkı ışıkla paylaşmak için 9 Kasım’da Ankara’da gönül gönüle can cana olacak aleviler.
Acılar yaşarken tarihi bir kez daha değiştirecekler.
“Pir Sultan’a Hakk yardım etmez mi?
Erenler bağında bülbül ötmez mi?
Gayrı çektiğimiz yetmez mi?
Kalkalım bakalım niç’ol(ur)sa olsun.”
Aşur EYLEN
|
TARIH : 11/17/2008 4:59:14 PM |
EKLEYEN : Aşur Eylen |
MAIL : |
*
BİRİLERİ MURADINA EREMEDİ!!!!
Büyük Alevi yürüyüşünün üzerinden bir hafta geçti.
Yüz binler kadim Anadolu Aleviliğinin özünü meydanlara taşıdı.
Mağrurdular, gururluydular, onurluydular.
Anadolu topraklarını şenlendirerek geldikleri Ankara da yüreklerindeki ışık, karatılmış Ankara gündüzünü ne de güzel aydınlattı.
Onlar ışık taifesinin onurlu yürekleriydi.
Dik duruşları, tarihe meydan okuyuşları, dirençlerindeki haklılıkları sadece Türkiye toplumunun takdirini toplamadı. Bu seçkin topluluğa dünya da gıptayla baktı.
Aleviler Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş dünyaya açılan kapısı, cumhuriyetinin şansı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün kadim dostları.
Miting meydanında yüreklerinin üzerinde taşıdıkları Atatürk posterleri bunun kanıtı.
Aleviler dört koldan Ankara ya akarken Fethullah’ın atına binmiş olanların, Fethullah’ın gazetelerin de sözde Alevilik öz de Fethullah adına ibretlik beyanatlarını Aleviler incinerek okudu.
Beyanatları verenler ne utandı, ne de yüzleri kızardı.
9 Kasım Pazar günkü Zaman gazetesi bu provokasyonu manşetten verdi.
Yan yana dizilmiş üç zatı muhterem Fethullah’ın ellerine tutuşturduğu kini bakın nasıl kusuyorlardı.
“Bunlar Marksist”
“Aleviliği İslam dışında görenlerle bir olamayız. Bunlar Marksist. Kürt hareketiyle dirsek temasındalar. Çocukları kullandıkları stratejiye Alevileri eklemek istiyorlar.”
“Bizi sokağa çekiyorlar.”
“Gazi ve Sivas olaylarında olduğu gibi Alevileri kullanmak istiyorlar. Ülkenin en önemli davası görülürken, doğuda şehirler karıştırılıyor. Aleviler sokağa çekilmeye çalışılıyor.”
“Eylem abesle iştigal”
Bunlar önce Aleviliği öğrensin sonra Alevilerin hakkını arasın. Bu eylem abesle iştigal. Pir Sultan Abdal gibi değerleri kullanarak alevi gençleri ateizme sürüklüyorlar.
Alın size üç fotoğraf, üç yol düşkünümü dersiniz, üç ihbarcımı dersiniz, üç iftiracımı dersiniz? Hangisini derseniz deyin.
Alevi toplumu bu Fethullah şövalyelerinin geçmişlerini bildikleri için Zaman gazetesindeki provokatör tutumlarına değer vermediler. Yüz bini aşkın ışık taifesiyle Ankara meydanlarını doldurdular.
Aleviler Ankara’dan ne istiyorlardı? İstekleri neydi?
“Alevi çocuklarına 12 Eylülün dayatması olan zorunlu din dersleri kaldırılsın. Alevi çocuklarının asimilasyonuna son verilsin.”
“Cem evleri Alevilerin inanç ve kültür merkezi olarak kabul edilip yasal statüye kavuşturulsun.”
“Laik devletin dini olmaz. Diyanet İşleri de devletin koruması altında olamaz. Aleviler den alınan vergilerle Sünniliğin hanifi mezhebi beslenemez. Bu nedenle ya Diyanet İşleri kaldırılsın, ya da giderleri cemaatleri tarafından sağlansın. Devletin beslemesinden çıkartılsın.”
“Alevilere eşit yurttaşlık hakları verilsin.”
Bu kadar açık, bu kadar net, bu kadar masum isteklerin neresinde Marksizm var? Nerede Kürtlerle dirsek teması içinde olmak var? Neresinde alevi çocukların ateist olması var?
Fethullah’ın ipiyle kuyuya inenlerin hiç mi vicdanları sızlamıyor?
Horozun ibiğine tutunmuş olanları vicdanlarıyla baş başa bırakırken onlarla aynı çanaktan yiyen AKP li Diyanetten Sorumlu Bakan Mustafa Said Yazıcıoğlu’da bu üç yol sevdalısıyla aynı teraneleri söylüyor.
AKP nin diyanetten sorumlu bakanı eski diyanet işleri başkanı Yazıcıoğlu bakın neler söylüyor.
Alevilerin isteklerini söyle değerlendiriyor.
“Biz bu uç fikirlere itibar etmiyoruz.”
Yazıcıoğlu uç fikirlere itibar etmeyedursun, kafasının arkasında sakladığı asıl bombayı bakın nasıl patlatıyor:
“Diyanet İşleri Başkanlığı, Osmanlı Devletinde ki Şeyhülislamlığın devamıdır.”
Yazıcıoğlu AKP gerçeğini açıkça itiraf ediyor.
Anayasa Mahkemesinin AKP hakkında verdiği kararın haklılığını ne de güzel kanıtlıyor.
Alın size laik devlet, alın size laik devleti savunacak dinden sorumlu bakan Mustafa Said Yazıcıoğlu.
Osmanlının Şeyhülislamı Osmanlı da fetva makamı…
Yüz yıllarca Alevileri yok sayan, önderleri hakkında ölüm fermanı veren, Alevilerin katli vaciptir diyen Osmanlı’nın en yüksek fetva kurumu.
Laik Cumhuriyet Devletin de Diyanet İşleri Başkanlığı; Osmanlı Şeyhülislamlığının devamı imiş.
Hilafeti kaldıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kemikleri sızlıyordur.
Cumhuriyetin ne hale düşürüldüğünü ibretle izliyoruz.
Fethullah’ın şövalyeleri ne derse desin 9 Kasım da Ankara’da Abdi İpekçi Parkını dolduran yüz binlerce alevi yurttaşlarının ne kadar haklı olduklarını yazmanın gururunu yaşıyorum.
Yaşlısıyla, genciyle, Alevisiyle, Sünnisiyle halk Alevilere sahip çıktı. Alevilerin talepleri halkımızın haklı taleplerine dönüştü.
Bu büyük alevi yürüyüşü ülke genelinde her kesimden herkese almaları gereken mesajı da verdi. Bir araya gelemeyen solu ne de güzel birleştirdi.
Yanı başında hiç tanımadığı insanlarla yüreğini paylaşan Alevilerin ellerinde ki Ankara simitini de bölüşebilmenin mutluluğunu 9 Kasım da doya-doya yaşadım.
Türkiye nin ve dünyanın Alevilerden öğrenecekleri daha nice güzellikler var.
Yeter ki biz tarihimizi doğru yorumlayalım.
Aşk olsun size, ışık dolsun gönlünüze, helal olsun size…
Bu büyük Alevi yürüyüşünüz Fethullah’ın şövalyelerineyse ders olsun…
AŞUR EYLEN
|
TARIH : 11/10/2008 2:03:21 PM |
EKLEYEN : Leyla Selvi |
MAIL : |
*
Bugun ATAMIZIN 70.ci ölüm yıldönümü nedeniyle Önünde birkez daha saygıyla eğilip şükranla anıyoruz |
TARIH : 11/10/2008 4:34:29 AM |
EKLEYEN : SALMAN SARITAŞ |
MAIL : |
*
mursalda da internet var haberiniz varmı? |
TARIH : 11/9/2008 11:22:50 AM |
EKLEYEN : Hüseyin Selvi Kılıçgilin Kazinin oğlu |
MAIL : |
*
Okadar güzel hazırlamışsınızki elinize yüreğinize sağlık kendimizi sanki köyümüzde hissediyoruz kızıltuğ gibi cok değerli bir sanatcıyı bağrından cıkaran bu cennet köşesi köyümüze emeği geçen herkese saygılarımı sunuyorm ıstanbuldan selamlar |
TARIH : 10/30/2008 10:40:22 AM |
EKLEYEN : zeynel kaya |
MAIL : |
*
2 KASIM 2008 PAZAR GÜNÜ YAPILACAK GENÇLER ARASI TOPLANTININ SAATİ 15:00 DIR.SAAT BELİRTMEDİĞM İÇİN ÖZÜR DİLİYOR ,BAY VE BAYAN BÜTÜN KARDEŞLERİMİZİ BİRLİĞİMİZE BEKLİYORUZ..SEVGİ VE SAYGILARIMLA.. |
TARIH : 10/29/2008 12:30:51 PM |
EKLEYEN : ZEYNEL KAYA |
MAIL : |
*
2 KASIM 2008 PAZAR GÜNÜ MURSAL DER. BİNAMIZDA GENÇLER ARASINDA TOPLANTI YAPILACAKTIR.BÜTÜN GENÇLERİMİZİ MURSAL İÇİN BİRŞEYLER YAPMAYA BEKLİYORUZ.. |
TARIH : 10/28/2008 6:43:25 AM |
EKLEYEN : K. Caglar(karaoglan) farasli./ HOLLANDA |
MAIL : |
*
CANIM CUMHURIYET
.....................................................
Devrimler sonsuza dek yasayacak .
Cumhuriyeti , demokrasiyi cocuklarimiz yasatacak.
Allahim canimi almadan dusman ayak basamayacak.
Bugunde , yarinda bu bayrak dalga ,dalga dalgalanacak .
....
Cehalet sinsi ,nankor, alcak.
Cumhuriyet yildizi hep parlayacak .
Sanmaki halkim cehalete kul , kole olacak .
Atamin kurdugu Cumhuriyet ilelebet yasayacak.
....
Ben bir oksuz , bir yetimde olsam.
Ben bir fakir , cihanda nacarda kalsam.
Ayagima carik ,karnima ekmekde bulamasam .
Cumhuriyeti yasatacagiz, sen defol seytan karabasan.
....
Kimimiz gazi ,kimimiz sehit torunu.
Birakin sag , sol ,kurt ,turk kahpelerin oyunu .
Gurur duyarim kotuletmem ben asil, yuce soyumu.
Doyulurmu canim CUMHURIYET"e , canim doyulurmu .
....
Benim hakkim devrimler .
Duyun bunu alcak ,seytan ,caniler .
Kurtulus savasinda can verdi nice sehitler .
Turkiyem canim , namusum ,serefim yasasin dediler.
....
Cumhuriyeti atalarimiz kurdular .
Yedi cihana neler olacagini duyurdular.
Unutulurmu hic Kara fatma ,Halide edip adivarlar .
Cumhuriyetimiz icin yediden ,yetmise ordular kurdular .
....
Duz ovada kaybetmeyin sakin yolu.
Arkadas bu memleket kahramanlar dolu.
Cumhuriyet icin her zaman fedadir kizi , oglu.
Yeri geldimiydi cephede alir ,girtlaktada olsa solugu.
....
Kahramandir ,kahraman turk milleti .
Vermem sana cehalet , sevmem kara illeti.
Allahim ne olur yasatma bize boyle bir feleketi .
Kizimiz , oglumuz yasayin ,yasatin canim CUMHURUYETI.
..........................................................................................
K ,Caglar ./kara oglan .20./10./2008 ./pazartesi./saat.23.30.
|
[<< Geri]
31-40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
[İleri >>]
| |