*
KATİLLER KAHRAMAN OLUNCA
Kışın soğuk yüzü,
Şubat ayının donmuş günü 1 Şubat 1979
Kahpe, kalleş eller gazeteci yazar Abdi İpekçi’yi katletti.
Ülkemin aydınlık yüzü soğuk bir kış günü, donmuş buz gibi bir günde karartıldı.
Karanlıklar hiç aydınlatılmadı.
Cumhuriyet yönetimini ele geçiren karanlık güçler ülkenin aydınlanmasına hiç izin vermediler. Kanlı elleriyle hep engel oldular.
Aydınlıktan yana olan aydınları kalleşçe öldürtmeyi kendilerine iş edindiler.
ABD’ye uşaklığı milliyetçilik bellediler.
NATO’ya silahşorluğu vatanseverlik sandılar.
AB hizmetçiliğini de özgürlük ve bağımsızlık diye halka yutturdular.
Bu ihanetlere inanan insanlarımızı da dinci ve muhafazakar olsunlar diye ellerine tutuşturulan nice programla eğitip, gericiliği İslam dini bellettiler.
Karanlıkların izinden yürüyerek geldiler. Bu zaman diliminde AKP ile bağımlı oldukları karanlığı sürdürüyorlar.
Abdi İpekçi’nin katledilişinin üzerinden 30 yıl geçmiş.
Üzerindeki lacivert elbisenin ve mavi gömleğinin kanatılmasının üzerinden 30 yıl geçmiş.
Zaman sen ne zalimsin!
Aydınlıkları karartırken, karanlıkları besliyorsun.
Yüreğimiz bir kez daha sızlıyor.
Zaman Abdi İpekçi’nin katilini kahraman yapıyor.
Onun bunun uşaklığını yapmış katiller benim ülkemde birileri tarafından kahraman ilan ediliyor.
Katillerin kahraman ilan edildiği bir ülkede insan yanımızın ne kadar incindiğini bir düşünün.
İnsan olanların yürekleri sızlıyor.
Dünyanın en tepesine kahraman diye yazabilmek için birbirini ezenlere ne demeli?
Neyin kahramanı?
Kimin kahramanı?
Kaç numaralı uşaklığın paçavrası?
Böyle bir paçavrayı kahraman yapabilmek için gazeteciler, televizyonlar kısacası kendine medya diyen para maymunları Sincan 2 No.lu F Tipi Cezaevinin önüne geceden çadır kurmuşlar.
Çöl bedevileri görüntü alacaklar.
Katilin son görüntülerini kahramanlık fotoğrafları olarak yayınlayacaklar.
Gazeteciyi öldürenin arkasından gazeteci kimlikleriyle koşacaklar. Çektikleri görüntülerle patronlarına yaranacaklar. 12 Eylül’ün ön uşaklarını, kiralık katillerini insan gibi görüntüleyip topluma cezasını çekmiş bir kahraman gibi sunacaklar.
Anımsar mısınız?
12 Eylül öncesi nice katillere kendisine hükümet diyenler nasıl sahip çıkmıştı.
Onları nasıl korumuşlardı?
Onlara hangi kimlikleri vermişlerdi?
Nerelerde, kimlerin adına hangi insanları öldürtmüşlerdi?
Ne diyordu o dönemin yetkilileri?
Bunlar bizim çocuklar.
Vatanın milletin bekçileri.
Kurşun yiyeni de, kurşun atanı da kahraman. “Milliyetçiler bana adam öldürüyor dedirtemezsiniz”
Kırk yılını bu ülkeye verip kırk yıl içinde nice katillerin kahraman olduğu zamanların geçtiği o yıllardaki yetkilileri nasıl unuturuz ki.
Gazeteci yazar Abdi İpekçinin katili cezaevinden çıkıyormuş!
Abdi İpekçi sevdiklerinden uzak bir daha geriye dönmeyecek.
Katili cezaevinden çıkıyormuş.
Avukatı ve kardeşi katili karşılayacakmış.
Gazeteciler, televizyoncular katilin 30 yılını ve bundan sonraki yaşamını hikayeleştirmek için keselerinin ağızlarını açmışlar.
Öldür gazeteciyi gir hapse 30 yıl sonra kahraman ol çık
Demokrasi buysa,
Buna adalet deniliyorsa,
Ülkenin insanı bu kadar ucuzsa,
Kahramanlıklarda böylesi paçavralara kalıyorsa,
Vay bu ülkenin haline
Vay bu ülkenin geleceğine
Yazık bu ülkenin kahramanlarına
Yazık ki hemde çook yazık.
Biz kahramanlarımızı yüreklerimize gizleyelim.
Yüreğimizin sevdasıyla besleyelim.
Günün sabahı olduğu bir günde kahramanlarımızı güneşin ilk ışıklarıyla buluşturalım.
Bu zamanın karanlığına bel bağlamayalım.
Zaman karanlık olsa da katilin ve zalimin yüzüne tükürelim.
Tükürelim ki toplum katil karşısında küçülüp, sefilleşmesin.
Toplum katiller karşısında yenilmesin.
İnsanlık faşizmin bu paçavralarına teslim olmasın.
Güneş insanlığa her gün günaydın diyebilsin.
Abdi İpekçiler bir daha öldürülmesin.
Katiller kahraman olup, insan yüreğimizi incitmesin.
Bugün katilin Avukatı, katilin vicdanının rahat olduğunu söylüyor.
Katillerin kahraman ilan edildiği bu ülkede vicdanlar susuyorsa konuşan vicdan neden katil vicdanı olmasın?
AŞUR EYLEN
|