*
KİMLERİN DOSTUSUNUZ?
“İyi şeyler olacak, güzel işler olacak” sözleriyle başladı açılım.
İşte bu sözlerle düğmeye basıldı.
Düşmanlar dost oldu, dostlar düşman.
El sıkışmam diyenler seksen altı yıllık hasretle buluştular. Ellerini birbirine kenetlediler.
Yüzüç yıllık Amerikan rüyasının kulu kölesi oldular. Birileri yürüyün kullarım dedi. Ellerine tutuşturulan adreslere doğru kullar rap-rap yola koyuldular.
Şimdilik işler tıkırında yürüyor. Kervan istenilen yöne doğru yavaş yavaş gidiyor.
Tarikatların, cemaatlerin,
Şeyhlerin, şıhların,
Hacıların, hocaların,
Ümmeti ulemanın gözü işte bu yolda.
Hazmettire, hazmettire gelen bu kervanın gelişini, irticayı düşlerinin hasretiyle bekliyorlar.
Kabileler, aşiretler,
Ağalar, beyler,
Seyitler, müritler,
Toprak ağaları, marabalar ruhlarındaki köleliğin pekişeceği günü bekliyorlar.
Kervan hazmettire, hazmettire yürürken memleketin dört köşesinde demokratikleşme türküleri söyleniyor.
İrtica ve feodalitenin demokratikleşme türküsünün sazını ABD ve AB çalıyor.
Kürtçülük ve gericilik tey tey halaylar çekiyor.
Cumhuriyet ve Atatürk’le hesaplaşma günü yaklaşıyor.
İrticanın başı Amerika’da bunun hesabını yaparken, Anadolu toprakları üzerinde yirmibeş yıldır Kürt-Türk ayrımı yapmadan insanları öldüren PKK plan gereği ikna ediliyor.
Ülkenin dilinde birden bire kürtçülük etnik özgürlük,
İrtica din özgürlüğü oluveriyor.
Bu özgürlükçü güçler özgürlüklerinin arkasına demokratikleşme sözcüğünü de takarak kürtçü ve irticai demokrasinin yaman devrimcileri oluveriyorlar.
Bu rap rap yürüyüşler bugün başlamıyor. Bu ayak sesleri son Osmanlı padişahı Vahdettin daha 1336 (1920) yılında memleketteki siyasi nüfusunu kaybettiğini görerek milleti hilafeti etrafında toplamak için “TARİKATI SALAHİYYE” veya Müdafai Hukuki Hilafeti Kübra adı ile anılan bir cemiyet kuruyor.
Bu cemiyete girenlere tarihte “Yüzellilikler” deniliyor.
Bu cemiyetin amacı Atatürk’ün kurmuş olduğu devrimci Cumhuriyeti yıkmak, kurulan cumhuriyetin yerine hilafet ve padişah efendileri Vahdettini getirmekti.
Bu fesat unsurlar Kürdistan’a muhtariyet vermek vaadi ile Kürtçüler ve İngilizlerle iş birliği yaparak bu yürüyüşün ilk adımlarını başlatmışlardır.
İrticanın ve Kürtçülüğün isyancı başı Şeyh Sait 13 Şubat 1925 günü güneydoğu’da Ergani’ye bağlı Egil nahiyesinin Piran köyünde ayaklanmayı başlatmıştı.
Şeyh Sait Elazığ ilinin Palo ilçesi halkından olup Nakşibendî tarikatına mensup zengin bir adamdı. Büyük koyun sürülerine sahipti. Cahil halkın dini duygularını sömürmek yoluyla servetini artırmıştı. Sürüleri çok büyüyünce Palo ilçesinin otlaklarına sığmaz oldu. Sürüleriyle birlikte Erzurum’un Hınıs ilçesine göç etti, orada oturuyordu.
Şeyh Sait Birinci Dünya Savaşı sonrası mütareke zamanında kurulan “Kürt Teali Cemiyeti”ne girdi. Bu cemiyetin İngiliz işbirliği ile kürt istiklalini sağlamak ve kurulan Cumhuriyetin yerine hilafeti inşa edip, halife Vahdettini İngilizlerin ve kürtlerin padişahı yapmaktı.
Musul ve Kerkük meselelerinin görüşüldüğü bir zamanda çıkan bu fesat dinci ve kürtçü hareket bastırıldı. Bedeli Musul ve Kerkük ülke sınırları dışında kaldı.
PKK’nın ve İrticanın uzantısı Osmanlı’nın yıkılışı yurdumuzun işgaliyle başlar.
Kurtuluş Savaşında bu şer güçler işgalci emperyalist güçlerle işbirliği içindedir.
Ne kürtçülerin, ne de dinci gericilerin yıldızı yeni kurulan Cumhuriyetle ve onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’le hiç barışmadı.
Emperyalizm yenilip, Anadolu halklarının Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurduğu Türkiye Cumhuriyetinde etnik kimlikleri ne olursa olsun kendilerini Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı görenlere Türk vatandaşı denilir diyerek etnik kimliklerin saygınlığı korunmuş Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı ile halklar arasında eşitlik Cumhuriyetin ana ilkesi olmuştur.
Aşiretler ağalıklarını, topraklarını ve marabalarını ve feodalitelerini kaybedecekleri bilinciyle, dincilerde ümmetten yurttaşa dönüşen insanları sömüremeyeceklerini hilafet ve halifeliklerinin sona ereceği bilinci ile Cumhuriyete karşı başlattıkları savaşı dünkü işbirliği yaptıkları emperyalizmin desteğiyle sürdürüyorlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümüyle birlikte mandacılar İngiliz ve Amerika ile ilk teması sağlayarak 1946’daki çok partili yaşamla birlikte Bayar, Menderes, Demirel, Milliyetçi Cephe iktidarları 12 Mart, 12 Eylül darbecileriyle kürtçülerin ve İrticanın değirmenine su taşıdılar.
Taşıdıkları suyun enkazından Özal, Çiller, Erbakan, Yılmaz iktidarları çıkarken AKP tamda bir Amerikan Projesiyle ülkenin yönetimine geldi.
Yedi yıldır ülkenin geldiği yer ortada açılımlarla, çalıştaylarla ABD Projesi tamamlanmak üzere. Belli ki belirli güçler bu proje için tam bir işbirliği içinde.
Bu rezalet içinde kürtçüleri anlarım, dinci gericileri de anlarım, kendisine ikinci cumhuriyetçi diyen ahmak liberalleri de anlarım.
Anlayamadığım kendisine sosyalist, komünist, ilerici anlayışını yakıştıranlarla, Kürtçülüğün peşine düşmüş aleviler.
Nereye beyler nereye?
Sizler kimin dostusunuz?
İran uzakta değil. Daha Musaddık’ın ve İranlı komünistlerin kanları kurumadı.
İşte Irak halkları üç beş parçaya bölündü.
İyi şeyler olacak, güzel şeyler olacak sözlerinden sonra toplum hızla Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Romen diye bölünmeye başladı.
Alevi, Sünni sorunu ısıtılıp toplumun önüne konuldu.
Etnik kimlikler, dinsel söylevler halkların birincil sorunları haline dönüştürüldü.
Toplumdaki hoşgörünün yerini çatışma kültürü almaya başladı.
Kürt Türk’e, Türk Kürde,
Alevi Sünni’ye, Sünni Alevi’ye,
Bakış açısını yavaş, yavaş değiştirmeye başladı.
Sular ısıtıldı beyler
Çatışmalar körükleniyor
Bu çirkin oyuna gelecek miyiz?
Yoksa bu çirkin oyunu birlikte bozacak mıyız?
Son söz sizde beyler.
AŞUR EYLEN
|