|
|
|
MESAJ |
8.05.2005 12:01:40 |
garip |
|
Sonradan görme insanlar maymuna benzerler. Yükseldiklerini görürsünüz, yükseklere çıkmaktaki becerilerini takdir edersiniz ama, doruğa ulaştıkları zaman ancak utanç verecek yönleri görülür.
BALZAC
|
|
7.05.2005 14:03:36 |
ALİ MERT |
|
Öncelikle bütün annelerin ANNELER GÜNÜNÜ KUTLARIM.Ben Müdürgilin Daharın oğlu ALİ. Burdan bütün mursallılara selam olsun. Köy şu an gözümde tütüyor.Kısmetse bu sene yaz ordayım. Hepinize kucak dolusu sevgiler. Köyümüzün değerini bilin .Bu cennet vatanı daha güzel bir hale getirelim. Bizlere ne mutluki kafamızı dinleyebileceğimiz bir cennetimiz var. Birde bütün İstanbul'da oturan Mursal'lıları BEŞİKTAŞ-SİVAS maçında SİVAS`I yanlız bırakmamalarını diliyorum. Hepinize ve mutlu sıhattli bir ömür diliyorum. |
|
7.05.2005 13:57:13 |
Beşir MERT |
|
Öncelikle bütün annelerin ANNELER GÜNÜNÜ KUTLARIM.Ben Müdürgilin Daharın oğlu Hasanın oğluyum 15 aylık vatani görevim bitti. B urdan bütün Mursal'lılara selam olsun. Köy şu an gözümde tütüyor.Kısmetse bu sene yaz ordayım. Hepinize kucak dolusu sevgiler. Köyümüzün değerini bilin .Bu cennet vatanı daha güzel bir hale getirelim. Bizlere ne mutluki kafamızı dinleyebileceğimiz bir cennetimiz var. Birde bütün İstanbul'da oturan Mursal'lıları BEŞİKTAŞ-SİVAS maçında SİVAS`I yanlız bırakmamalarını diliyorum. Hepinize mutlu sıhattli bir ömür diliyorum. |
|
7.05.2005 13:04:29 |
garip |
|
Unuttum Nasıldı Annemin Yüzü
Unuttum, nasıldı annemin yüzü
Unuttum, sesi nasıldı annemin.
Gece bir örtü olsun anılardan
Kara yüreğime örtüneyim
Unuttum, nasıldı annemin gülüşü
Unuttum nasıldı ağlarken annem.
Yaşam sallasın kollarında beni
Küçücük oğluyum onun ben.
Unuttum, elleri nasıldı annemin
Unuttum gözleri nasıldı bakarken.
Kuru ot kokusu getirsin rüzgar
Yağmur usulcacık yağarken.
Ataol Behramoğlu
|
|
7.05.2005 09:58:23 |
ozan güner |
|
Sitenizi çok beğeniyorum .Gerçekten çok güzel ben bir Odurlu olarak sizin resimlere baktıkça bizim oraları hatırlıyorum .İnşallah bizim sitemizde en kısa zamanda tamamlanır.Herkese içten selamlarımı yolluyorum.hoşcakalın. |
|
6.05.2005 13:23:56 |
Ahmet Turan KAYA |
|
DOSTLUK
Yaşayan kaç dostunuz kaldı?
"30'unu geçtikten sonra en zor iş yeni dostlar edinmek galiba"
diyor Aleksandr. Bir kornişon atıyor ağzına, bir kadeh votkayla
boğazını ıslatıyor, devam ediyor "Ama ondan daha zoru, sahip olduğun
dostlukları muhafaza etmek."
Ruslar votka adabına değer verir. Bizdeki gibi votkayı kola veya limon
suyu ile içenleri bu ‘şerefli içki’ye ağır hakaret etmiş sayar. Votkaya buz
istemekse 'ihanet'le özdeştir. Erbabına sorarsanız, votka oda ısısında
muhafaza edilir, buzlukta bekletilen küçük kadehlerde sek içilir.
Aleksandr diyor ki: "Votka özel bir içkidir. Şarap veya konyağın aksine, 'ağızda'
değil 'boğazda' hissedilerek içilir. Yani votka, dostluk gibidir."
Ağzı, boğazı anlıyorum da, sonrasına aklım yatmıyor. Gerçekten de
konyağın, şarabın hoş tadını, kokusunu, rayihasını ağızda duymak,
damakta çalkalayıp içmek iyidir.
Votkanınsa tadı parlak değildir, dilinizde damağınızda
hissederseniz sevemezsiniz, ideal olan, kadehi fondipleyip boğazınıza
devirmektir. Önce boğazdan aşağı inen, sonra ağızdan dışarı çıkan yangını
hissetmektir işin sırrı.
Dostluk ile votkanın ilişkisini soruyorum Aleksandr'a. Bir matematik
formülünü açıklarcasına anlatıyor: "Tanımadığımız insanlara şarap
gibi davranırız, önce bir yoklar sonra yavaşça içimize kabul
ederiz. Oysa dostları biliriz, acı da söyleseler dert etmeyiz,
doğrudan içimize kapı açarız. Votkayı böyle içeriz işte".
"Her Türk şair ise, her Rus da biraz filozoftur" diyor
Aleksandr'ın sözlerini düşünüyorum.
Dostlukları, 30'undan sonra kaybedilen dostları,
önce seyrekleşen sonra biten yazışmaları, unutulan doğum
günlerini, yenilenen telefon defterlerine artık alınmayan 'eski dostları'...
Ağzımda buruk bir votka tadıyla... Yeni dostluk teşebbüslerinde hep
eksik kalan bir şeyler olduğunu, yıllar ötesine uzanan ortak öyküler
olmadıkça elde hep 'prefabrik' dostluklar kaldığını düşünüyorum. Ben
derin sularda dolaşırken, 'arkadaşım' Aleksandr kadehleri doldurmakla
meşgul. Limiti aşmışım zaten. "İçmesen de dolu kadehi kaldırmalısın"
diyor, "Bizde dostuyla kadeh tokuşturmadan içene alkolik derler!"
"peki" diyorum "o halde bizim rakı ne olacak? "
Yüzünü buruşturuyor, 'şeytan görsün' der gibi elinin tersiyle
havaya bir fiske savuruyor. Sebebini biliyorum. Tüm Rusların en
keyifsiz çocukluk anısı, zorla içirilen anasonlu bir öksürük şurubudur.
Rakı işte o 'melun' şurubu hatırlatır. O yüzden rakı ile Ruslar
arasında 'dostluk' olacak iş değil. "Bizden votkayı alalım, sizden de
Türk kahvesini. Dost kalalım. Ama rakıyı unutalım!" diyor.
Kaç zamandır rakı içmediğimi düşünüyorum. Ve kaç zamandır kaç eski
dostun sesini duymadığım?... "Çok zaman, hatırlayamadığım kadar çok
uzun zaman.
Ve hatırlayabildiğim kadar az insan..."
|
|
6.05.2005 13:18:51 |
Ahmet Turan KAYA |
|
DOGUMDAN SONRA HAYAT VAR MI?
>
> >
> > Anne rahmine düşen ikiz kardesler önceleri herşeyden habersizmiş.
> > Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayaklari,
> > içorganlari olusmaya baslamis. Bu arada, etraflarinda olup biteni
> > farketmeye baslamislar. Bulunduklari rahat, guvenli
> > yeri tanidikca mutluluklari artmis. Birbirlerine hep
> > ayni seyi soyluyorlarmis: "Anne rahmine dusmemiz,
> > burada yasamamiz ne harika degil mi? Hayat ne guzel
> > sey be kardesim!" Buyudukce, icinde yasadiklari
> > dunyayi kesfe koyulmuslar. Oyle ya, hayatin kaynagi
> > neymis? Iste bunu arastirirken, karsilarina
> > anneleriyle bunlari birbirine baglayan kordon
> > cikmis. Bu kordon sayesinde, hicbir zahmet cekmeden,
> > guven icinde beslenip buyutulduklerini tesbit
> > etmisler. "Annemizin sefkati ne kadar
> > buyuk! Bize bu kordonla ihtiyacimiz olan herseyi
> > gonderiyor." Artik aylar birbiri ardinca geciyor,
> > ikizler hizla buyuyor, diger bir deyisle "yolun
> > sonu"na yaklasiyormus. Bu degisiklikleri hayretle
> > gozlemlerken, bir gun gelip bu guzelim dunyayi terk
> > edeceklerinin isaretlerini almaya baslamislar.
> > Dokuzuncu aya yaklastiklarinda, bu isaretleri daha
> > kuvvetli hissetmeye baslamislar. Durumdan telaslanan
> > ikizlerden birisi digerine sormus:
>
>"Neler oluyor?
> > Butun bunlarin anlami nedir"
>
>Oteki daha sakin ve
> > akli basindaymis. Ustelik, bulunduklari bu dunya
> > cogu zaman ona yetmiyor, duygulari daha genis bir
> > âlemi arzuluyormus. O cevap vermis: "Butun bunlar,
> > bu dunyada daha fazla kalamayacagiz anlamina
> > geliyor." Ve eklemis: "Buradaki hayatimizin sonuna yaklasiyoruz. "
>
>"Ama ben gitmek istemiyorum" diye
> > haykirmis kardesi. "Hep burada kalmak istiyorum."
> >
>
> "Elimizden gelen birsey yok. Hem, belki dogumdan
> > sonra hayat vardir."
>
>"Bize hayat veren o kordon
> > kesildikten sonra bu nasil mumkun olabilir ki?" diye cevaplamis
> > oteki. "Bize hayat veren kordon kesilirse nasil hayatta kalabiliriz,
> > soyler misin bana? Hem, bak bizden once baskalari da buraya gelmis
> > ve sonra da gitmisler. Hicbirisi geri gelmemis ki bize
> > dogumdan sonra hayat oldugunu soylesin. Hayir, bu
> > herseyin sonu olacak." Butun bunlari soyledikten
> > sonra eklemis: "Hem, belki de anne diye birsey de
> > yok!"
>
> "Olmak zorunda" diye itiraz etmis kardesi.
> > "Buraya baska turlu nasil gelmis olabiliriz, nasil
> > hayatta kalabiliriz ki?"
>
>"Sen hic annneni gordun
> > mu?" diye ustelemis oteki. "O belki de sadece zihinlerimizde var.
> > Bir annemiz oldugu dusuncesi
>bizi rahatlattigi icin onu belki de biz uydurduk."
>
>
> > Boylece, anne rahmindeki son gunleri derin
> > sorgulamalar ve tartismalarla gecmis. Sonunda dogum
> ani gelmis catmis. İkizler dunyalarini
> > terkettiklerinde gozlerini baska bir dunyaya
> > acmislar ve sevincten aglamaya baslamislar. Gordukleri manzara
hayallerinin bile otesindeymis.
> > (Anthony de Mello)
Yorum sizlerin |
|
6.05.2005 11:11:49 |
engarip |
|
Nankörlük, zayıf insanların işidir. Kudretli insanlar içinde asla nankör olana rastlamadım.
Goethe
|
|
6.05.2005 11:03:25 |
garip |
|
Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki !
Mevlana |
|
6.05.2005 11:00:32 |
garip |
|
İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin. Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin
Mustafa Kemal ATATÜRK |
|
6.05.2005 08:15:03 |
elif |
|
Bazen hayat insana mutluluk getirmez. Ama bazen de insanlar mutlulukları farkedemez. Bu aynı karanfilleri görmezden gelip güllere sarılmak gibidir. Ama her gülün dikeni vardır can acıtır kan akıtır. |
|
6.05.2005 06:44:38 |
elif |
|
Birini seviyorsan onu özgür bırak. Eğer seni seviyorsa mutlaka dönecektir.
Ama dönmemiş ise o seni hiç sevmemiştir.
Karşılıksız sevenlere.. |
|
5.05.2005 11:17:44 |
garip |
|
Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır.
Konfüçyus |
|
5.05.2005 08:14:59 |
ziya ışık |
|
AİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ RUTBESİ GÖRÜNÜR ESERİNDE ZİYA PAŞA |
|
4.05.2005 17:24:35 |
Hüseyin Tanrıveren |
|
http://akmesem.sitemynet.com
Bu web adresini linklerinize eklerseniz sevinirim.Çalışmalarınızda başarılar.Saygılar... |
|
4.05.2005 14:26:19 |
garip |
|
www.sozluk.sourtimes.org boş zamanlarınızı değerlendirebileceğiniz, bilgi almak isteyebileceğiniz çok güzel bir site. |
|
4.05.2005 14:24:29 |
garip |
|
Güzel Havalar
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alistim,
Böyle havada asik oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Siir yazma hastaligim
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan Veli Kanık
Lütfen sizlerde birşeyler gönderin paylaşalım. Eminimki her fırsatta siteye girip değişiklik olmuşmu deftere yeni birşeyler ilave edilmişmi diye heyecanla bakıyorsunuz. Yeni birşey gördüğümüzde kendimize yeni bir mektup gelmiş heyecanı ile çabucak okumak istiyoruz. Lütfen paylaşalım.
Sevgi ve saygılarımla.
|
|
4.05.2005 10:30:24 |
HALİL ÇALLI |
|
1975-1976 YILI KOMŞU ÜRÜK KÖYÜ ÖĞRETMENİYDİM.ÇOK DEFA SİZİN KÖYÜN ÖĞRETMENLERİYLE GELİP-GİTTİK.SİTENİZİ ÖZLEM VE HASRETLE OKUDUM.EĞER ORALARDAYSA ÖĞRETMEN HÜSEYİN YÜZÜGÜZEL'E VE TÜM ÜRÜK KÖYÜ HALKINA SELAM VE SAYGILARIMI SUNAR ,BAŞTA SİTEYİ KURANLAR OLMAK ÜZERE HERKESE İYİ GÜNLER DİLERİM. DENİZLİ'DEN ÖĞRETMEN-AVUKAT HALİL ÇALLI 04-05-2005 |
|
4.05.2005 08:00:17 |
Elif |
|
Sayın Garip bey
Siz belki bunun için özlüyorsunuzdur köyümüzü.
Ama bizler imkanımız olmadığı için buralardayız.
Tamam oralarda yaşamayı bizde isteriz. Ama buradaki şartlar ne köyde var ne o koca Siva'ta var.
Eğer olmuş olsaydı bizlerde hasret kalmazdık toprağımıza
sizin düşüncelerinize katılmıyorum
iyi günler
saygılar |
|
3.05.2005 13:14:13 |
garip |
|
Lütfen kusura bakmayın sıkıcı bir havadaydım biraz o havayı dağıtmak istedim baya yer işgal ettim sanırım. Samimiyetinize sığınarak sevgi saygılarımla...
|
|